İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları son bulmuyor…
Bölgede halk zorlu şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, saldırılar karşısında çaresizce sevdiklerini kaybediyor.
Ümit Yenişehirli, bu kapsamda tarihten günümüze İsrail’in devlet başkanlarının, bu topraklarda yaptığı katliamları ele alan bir yazı kaleme aldı…
KATLİAMCI BAŞBAKANLAR
Katil devlet İsrail’in Gazze’deki soykırımı en acımasız haliyle devam ediyor. İsrail’in katlettiği Filistinlilerin rakamsal büyüklüğü yürekleri dağlarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tabiriyle “Kafir Netanyahu”, siyonist devletin ve ona destek veren halkın 77 yıldır sağladığı ortamla gerçekleşen katliamlardaki Başbakanlar sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Binyamin Netanyahu, 1948 yılından bu yana en fazla Filistinli katleden Başbakan olarak tarihe geçti.
Açık kaynaklardaki bilgi ve veriler ışığında; İsrail’in 1948’deki kuruluşundan bu yana Filistinlilere yönelik en sert saldırı politikalarıyla en fazla Filistinli ölümünün gerçekleştiği dönemlerin sıralaması, bu devletin ilk günden itibaren bölgeye sadece kan ve gözyaşı getirdiğini ortaya koymakta.
BEN-GURİON 15 BİN FİLİSTİNLİYİ ŞEHİT ETTİ, 700 BİNİNİ ÜLKEDEN ÇIKARTTI
İsrail’in kurucusu ve ilk başbakanı olan David Ben-Gurion, 1948 Arap-İsrail Savaşı (Filistinlilerin “Nakba” yani “Büyük Felaket” olarak adlandırdığı dönem) sırasında görev yapmıştı. Ben-Gurion; Birleşmiş Milletler’in, bölgeyi Filistin ve İsrail devletleri olarak ilan etmesini tanımayarak, tek bir devlet kabulüyle bağımsızlık ilan etmiş, bu süreçte 6 kasaba ve 530’dan fazla Filistin köyünü yok ederken, Filistin topraklarının yüzde 78’ini işgaliyle de bugünkü İsral’in coğrafi zeminini hazırlamıştı.
David Ben-Gurion’un güçleri, 700 bin civarında Filistinli’yi yerlerinden ederken, 15 bini aşkın Filistinli’yi de şehit etmişti. Yerlerinden edilen Filistinlilerin bulundukları çevre ülkelerdeki nüfusu, günümüzde 6 milyona yaklaşmış durumda. Milyonlarca insan, birkaç nesildir mülteci olarak hayatını sürdürüyor.
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ SAHİBİ KATLİAMCI: MENAHEM BEGİN
Dinci faşist Likud Partisi’nin kurucusu olan Menahem Begin, 1982 yılında başlattığı Lübnan Savaşı’ndaki acımasız emirleriyle büyük can kayıplarına yol açmıştı. Bu saldırılara her ne kadar “savaş” denilse de aslında yaşananlar, bir İsrail klasiği olarak binlerce sivilin katledilmesiydi. Filistin Kurtuluş Örgütü’nü dağıtıp, Lübnan’dan çıkartma amacı güden bu saldırılarda FKÖ savaşçılarından daha fazla sayıda sivil öldürülmüş, şehit sayısı 20 binlere yaklaşmıştı.
Bir militan grubun elebaşı olarak 1948 yılında sadece sivilleri hedef alan King David Oteli bombalı saldırısı ile Deir Yasin köyünde yüzlerce köylüyü katleden operasyonun emirlerini bizzat veren, katliamlar için Savunma Bakanı Ariel Şaron’a destek olan Menahem Begin’in, ilerleyen yıllarda Nobel Barış Ödülü’nü alması ise İsrail ile Batı dünyasının inanılmaz bir yüzsüzlüğü olarak tarihe geçmişti. Bu ödül Begin’e, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın, ABD’nin yönettiği stratejiyle İsrail’i tanıması kumpası vesilesiyle verilmişti. Ödüle ortak edilen Enver Sedat ise ilk kez bir Arap devletinin “İsrail’in yasallığını” tanımasını sağladığı gerekçesiyle vücuduna 72 kurşunun isabet ettiği bir suikastla öldürülmüştü.
İSRAİL KAHAN KOMİSYONU BİLE ŞARON’U SUÇLU BULMUŞTU
Katliamcı kariyerine 1953 yılında Batı Şeria’da Kibya köyüne düzenlediği saldırı ile başlayan Airel Şaron, bu köyde 69 Müslüman Arap’ı şehit etmişti. Süveyş Krizi, Altı Gün ve Yom Kippur Savaşlarındaki acımasız saldırılarla yıldızı parlayan Şaron, 1982 yılında ise Savunma Bakanı olarak gerçekleştirdiği katliamlarla “Beyrut Kasabı” lakabıyla anılır olmuştu.
Şaron’un emriyle Beyrut’taki Filistin mülteci kampları Sabra ve Şatila’da, sadece üç gün içinde 3500’ü aşkın sivil Filistinli katledilmişti. Hıristiyan falanjist milislerinin de yardım ettiği katliamda yoğun ateş ve patlayıcı kullanımından dolayı yüzlerce şehidin kimliği belirlenememişti. Ariel Şaron, bu kıyımda o kadar belirleyici bir role sahipti ki, uluslararası baskılar sonucu İsrail hükümetinin gönülsüzce kurduğu Kahan Komisyonu bile Savunma Bakanı’nı “sorumlu” bulmuş ve bakanlıktan istifa etmesini istemiş, Şaron da istifa etmişti.
“BEYRUT KASABI” SON KATLİAMININ ARDINDAN 8 YIL KOMADA KALDI
Ariel Şaron, 2000 yılında Kudüs’teki El-Aksa Camii’ne yaptığı provokatif ziyaretin ardından başlayan ve 2005 yılına kadar devam eden İkinci İntifada’da da Başbakan olarak binlerce Filistinlinin şehit edildiği operasyonların emrini vermişti. Ariel Şaron, intifanın sonlandırılmasının ardından 4 Ocak 2006 tarihinde çok ağır semptomları olan bir beyin kanaması geçirmiş ve yoğun bakıma kaldırılmıştı. “Kasap Şaron”, bu tarihten 11 Ocak 2014’te ölene kadar, yani 8 yıl 7 gün boyunca bitkisel hayatta kalmıştı.
ERDOĞAN’IN “ONE MINUTE”LA HADDİNİ BİLDİRDİĞİ PERES
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2009 yılında Başbakanlığı döneminde Davos’taki zirvede “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.” şeklindeki sözlerine muhatap olan Şimon Peres de İsrail’in şiddete aşık Başbakanlarından bir diğeriydi.
Peres Başbakanlığı döneminde, özellikle tek seferde çok sayıda ölümlere yol açan operasyonlarla öne çıkmıştı. Onun Lübnan topraklarında başlattığı Gazap Üzümleri Operasyonu ile birkaç saat içinde 154 kişi şehit olmuştu. Peres, Güney Lübnan’daki Kana’da ise Birleşmiş Milletler yerleşkesine sığınanları bombalatmış, çoğu çocuk ve kadın 106 Filistinli mülteci şehit edilmişti. Şimon Peres’in 1996 yılında bu katliamı yaptırdığı komutan olan Naftali Bennett ise 2021 yılında İsrail Başbakanı olacaktı.
NETANYAHU, SADECE İKİ YILDA 64 BİN FİLİSTİNLİ’Yİ ŞEHİT ETTİ
İsrail Savunma Kuvvetleri’ne 1967 yılında katılan Binyamin Netanyahu, ilk günlerden itibaren başladığı kıyıcı tutumunu günümüze kadar sürdürmüştü, hala da sürdürüyor. Sırasıyla Mısır’a karşı yürütülen Yıpratma Savaşı, Beyrut Havalimanı’na düzenlenen ve çok sayıda sivil uçağın imha edildiği saldırı, Yom Kippur Savaşı, Dökme Kurşun, Koruyucu Hat ve Duvarların Koruyucusu Operasyonlarında komutan, bakan ve başbakan olarak rol alan Netanyahu binlerce Filistinli’nin katledilmesinde baş sorumlu olarak öne çıkmıştı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, son olarak 7 Ekim 2023 tarihinde Demir Kılıçlar adıyla başlayıp, tahrif edilmiş Tevrat’tan mülhem isimlerle çeşitlendirilen bir dizi operasyonla da bugün itibarıyla 64 bin 300 Filistinlinin şehadetine yol açan soykırımın baş sorumlusu oldu.
MESCİD-İ AKSA’YA YAPILAN ALÇAKÇA SALDIRININ MİMARI
İsrail tek kadın Başbakanı olan Golda Meir ise öldürülmesine yol açtığı Filistinli sayısında ön sıralarda yer almamakla birlikte, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya yönelik alçakça saldırıdaki rolüyle öne çıkmıştı. Bu, ahlaksızlık yüklü cüretkar saldırı, 21 Ağustos 1969 tarihinde gerçekleşmiş, yüzlerce yıllık birçok tarihi eser ve fethin nişanesi olarak Salahaddin Eyyubi tarafından Kıble Mescidi’ne konulan ahşap minber tamamen yanmıştı. Denis Ruhan isimli bir Hıristiyan’ın bu saldırıyı yapmasını İsrail hükümetinin motive ettiği, özellikle de Mescid-i Aksa etrafındaki güvenlik önlemlerini kasıtlı olarak gevşetip, saldırganın işini kolaylaştırdığı yıllar boyunca tartışmalara konu olmuştu.
GOLDA MEİR: İSLAM ÜMMETİ UYUYAN BİR ÜMMETTİR
Dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir’in olaydan hemen sonra sarf ettiği sözler ise İslam dünyasının acıklı halini gözler önüne sermişti: “O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannettim ki, Müslümanlar dört taraftan İsrail’e girecekler. Ama korkulan olmadı. O zaman idrak ettim ki, biz dilediğimizi yapabiliriz, zira İslam ümmeti uyuyan bir ümmettir.”